Ana Oyunlar Corsairs Legacy Corsairs Legacy: Naval Mission Haberler Toplum Kişiler
Игра Corsairs Legacy
tr
tr
de
en
es
fr
ja
ko
pl
pt
ru
ua
zh
Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor
Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Bu metni, korsan yaşam simülasyonu oyunu Corsairs Legacy üzerinde çalışırken, deniz temasını genel olarak ve korsan oyunlarını özellikle popülerleştirmek amacıyla Mauris stüdyosu tarafından hazırlıyoruz. Proje ile ilgili haberleri web sitemizden, YouTube kanalımızdan ve Telegram üzerinden takip edebilirsiniz.

Bu yazıda Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy oyunundaki silahları inceliyor.

Merhaba! Bugün Corsairs Legacy’deki kesici/saplı silahlar ve tabancalardan söz edeceğiz. Öncelikle şunu söylemem gerek ki, bu silahları tasarlayan Corsairs Legacy ekibinin işinin kalitesi beni gerçekten hoş bir şekilde şaşırttı. Her şey oldukça özenli bir şekilde modellenmiş. Görünüyor ki gerçek tarihi silah örnekleri temel alınmış ve görseller hayli karmaşık, detaylı ve ilgi çekici. Bu silahları eline almayı hayal etmek bile insana keyif veriyor.

Burada gördüğüm temel sorun, gerçek dünya ile oyun dünyasının yapısal olarak uyuşmaması. Açıkçası buna tam olarak nasıl çare bulunabileceğini de bilmiyorum. Oyun dünyasında oyuncu mutlaka yeteneklerini geliştirmeli, her seferinde daha yeni, daha güçlü ve daha etkili silahlar satın almalı ya da ele geçirmeli. Ayrıca elbette bu silahlara bir isim vermek gerekiyor; sonuçta onlara “kılıç No. 1”, “kılıç No. 2” ya da “seviye 20 kılıç” diyemezsiniz; bu kulağa hem sıkıcı hem de çok çocukça geliyor. Bu nedenle silahlara gerçek tarihi silah adları vermek zorunda kalıyoruz. İşte çelişki tam da burada başlıyor.

Kesici / saplı silahlar

Kesici ve saplı silahlar, tarih boyunca çok belirli görevler için ortaya çıkmıştır. Orta Çağ’ın erken döneminde, Avrupa’daki temel kesici silah, ucu oldukça kör sayılabilecek iki ağızlı “Romanesk” kılıçtı; bu kılıç esasen kesme darbesi için tasarlanmıştı. Bu kılıçlarla, zincir zırh giyen ve zırhın altında darbeyi yumuşatan kalın vatkalı giysi (aketon) taşıyan savaşçılara karşı mücadele ediliyordu.

Sonra 14. yüzyılda büyük metal plakalardan oluşan zırhlar ortaya çıktı. Zamanla, yalnızca bazı bölgeleri zincir zırhla kaplı olan, karmaşık şekilli plakalardan oluşan Gotik zırh tipi gelişti. Böyle bir zırhı kesmek neredeyse imkânsızdı, delmek bile son derece zordu.

Daha erken bir evrede, zincir zırh hâlâ yaygınken, zincir halkalarını delmek için özel kılıçlar kullanılıyordu. Bunlar uç kısmı sivriltilmiş Gotik kılıçlardı, ama zamanla bu da yetersiz kalmaya başladı.

15. yüzyılda ise çok sert, çok yüzlü bir bileğe sahip rapier (ince estok tipi kılıç) ortaya çıktı. Bu silah kesmek için değil, zırhın eklem noktalarına hassas saplama yapmak için tasarlanmıştı.

Daha sonra ağır zırhlar tamamen ortadan kalkmaya başladı ve silahlar yeniden değişti. 17. yüzyıla gelindiğinde, savaş alanında vücut zırhı çoğu zaman sadece göğsü koruyan bir göğüslük (küras), bazen kol ve uyluklar için küçük parçalar ve bir miğfer ile sınırlıydı. Ağır süvari olan kürasiyerler göğüslük ve miğfer takıyor, piyadede ise yaklaşık 5 metrelik uzun mızraklarla donanmış mızrakçılar (pikemen) bulunuyordu. Onlar ön safta durur ve esas olarak süvari hücumunu durdurmakla görevliydi. Subaylar da, çoğu zaman yalnızca göğüs kısmını koruyan tek parçalı bir göğüslük taşıyabiliyordu.

17. yüzyıl komutanlarının portrelerine baktığımızda, ya baştan ayağa şövalye zırhıyla resmedildiklerini – gerçekte o dönemde kimsenin artık tam zırh giymediğini bilmemize rağmen – ya da dönemin normal kıyafetlerinin üzerine giyilen bir kürasla birlikte olduklarını görürüz. Böylece ressam, o kişinin bir askerî lider olduğunu vurguluyordu. Göğüs zırhları 18. yüzyılda da popülerliğini korudu ve askerler resmedilirken mesleklerini temsil eden bir sembol olarak sıkça kullanıldı. Ancak böyle bir göğüslüğü kesici bir silahla delmek neredeyse imkânsızdı.

Öte yandan, gerçekte savaş alanında küras takan asker sayısı çok fazla değildi, gemi güvertesinde ise daha da azdı. Ayrıca, her soylunun sınıfsal aidiyetinin en önemli simgesi olarak bir kılıç taşıdığını unutmamak gerekir. Kılıç taşımak statü açısından son derece önemliydi. Elbette bu kılıç, gerektiğinde kişinin şerefini ve onurunu korumak için de kullanılabiliyordu.

Sonuç olarak 17. yüzyılda, kesici/saplı silahlar iki ana dala doğru yavaş yavaş ayrılmaya başlar:

  • Birinci dal – savaş alanında kullanılan askerî silah;
  • İkinci dal – gündelik hayatta, sivil kıyafetle taşınan silah.

İkinci kategori için silahın oldukça rahat olması gerekiyordu; sonuçta ağır bir kılıcı baloda ya da gezintide taşımak eziyet vericiydi.

Böylece sivil hayatta taşınan kılıç tipi yavaş yavaş gelişti – daha hafif, zarif bir silah. Corsairs Legacy oyununda gördüğümüz de tam olarak bu tür kılıçlardır.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Yine de burada küçük bir hata var. Açıkça görülüyor ki Corsairs Legacy yazarları hesaplama yaparken İngiliz poundunun – 454 g – değerini esas almışlar. Ekran görüntülerinden birinde “light weapons no more than 2.4 pounds (1.9 kg)” ifadesi geçiyor; fakat burada matematiksel bir hata var, çünkü 2,4 pound yaklaşık 1,09 kg’a eşittir. Buna karşın oyunda İngiliz inç birimi doğru şekilde kullanılmış.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Corsairs Legacy’deki hafif silahlar çizgisi, eski tarz bir rapier ile açılıyor; ama dürüst olmak gerekirse, çizilen silahlar arasında en az beğendiğim bu oldu. Daha çok alçaltılmış bir çapraz korumaya (kabza kolu) sahip Gotik kılıcı andırıyor ve doğrusu rapier’e pek benzemiyor. 17. yüzyılda bu tip kılıçların son derece nadir olduğu ya da hiç bulunmadığı kanısındayım. Ayrıca bunlar, hafif silah kategorisine de pek uymazdı.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonraki silah ise Alman rapieri. Bence buna daha çok “kılıç” demek yerinde olur, ama bu elbette tartışmalı bir konu.

Burada önemli bir nokta var: Slav dillerinde kesici/saplı silahlarla ilgili olağanüstü zengin bir terminoloji bulunur. Bu, Slav dünyasının hem Doğu hem Batı silah kültürüyle temas etmesi ve farklı türleri adlandıran pek çok terimin dile girmesiyle açıklanabilir. O kadar çok terim vardır ki, bu alanda çalışan tarihçiler bile hâlâ hepsinin tam anlamı ve kullanım sınırları konusunda anlaşabilmiş değiller. Terimler uğruna birbirimizi “kesmenin” alemi yok; fakat yine de birkaç büyük grubu ayırmak mümkün.

Her şeyden önce, geniş anlamıyla düz kılıç (epee türü, “droit kılıç”) diyebileceğimiz bir kategori var – şövalye kılıcının doğrudan mirasçısı olan, fakat daha ince ve hafif bir silah. Rapier’ler ve geniş, düz namlulu kılıçlar bu kategoriye dâhil edilebilir; buna katılmayanlar da olacaktır. Yine de, genel olarak düz namlulu silahları bir “düz kılıç/epee” grubu içinde toplamak bence mantıklıdır. Gerçekten de 18. yüzyılın günlük dilinde ve resmî yazışmalarında, pek çok durumda farklı düz kılıç türleri arasında sert bir ayrım yapılmazdı.

İkinci büyük kategori ise, farklı eğrilik derecelerine sahip kavisli namlulu palalardır (sabre). İngilizce ya da Fransızca terimlere bakacak olursak nihayetinde çıkmaz sokağa gireriz; çünkü gerçekten orduda kullanılmış ya da koleksiyonlarda yer alan bazı silah türleri çok tuhaf adlar taşıyabilir. Kimi zaman namlu bir kılıca, kabza ise bir palaya aitmiş gibi görünebilir, ama adı yine de sabre olabilir. Gerçek hayatta bu tür silahlara herhangi bir ad verilebildiğinden, bilimsel bir sınıflandırmaya duyulan ihtiyaç gerçekten büyüktür; fakat henüz herkesin kabul ettiği eksiksiz bir sistem yoktur.

Dolayısıyla şu geçici sınıflandırmayı kabul edebiliriz: düz namlulu silahlara “düz kılıç (epee)”, kavisli namlulu olanlara “pala (sabre)” diyelim (özellikle Slav dilleri bağlamında). Düz kılıçları da kabaca üç alt türe ayırabiliriz:

  • rapier – son derece ince namlulu, neredeyse hiç kesmeyen, hemen hemen sadece saplama için kullanılan silah;
  • epee / düello kılıcı – nispeten daha geniş namlulu, teoride kesebilen ama yine de çoğunlukla saplama için kullanılan kılıç;
  • geniş kılıç (broadsword) – geniş namlulu, çok iyi kesebilen ağır kılıç.

Bu bakışla, oyunda Alman rapieri ve İspanyol rapieri diye adlandırılan modeller bence oldukça güzel ve gayet uygun.

Alman rapieri, özel bir kavrama tarzına uygun karmaşık bir el koruma sistemine sahip. Bu tutuşta baş parmak, yüzük ve küçük parmak kabzayı kavrarken; işaret ve orta parmak çapraz korumanın etrafından dolanır, namlu da bu iki parmağın arasından geçer. Böyle bir kavrama, saplamayı oldukça konforlu hâle getiriyor ve bu silaha özgü bir teknik. Bu tür rapier’ler, çoğu zaman barış zamanında, günlük hayatta soylular tarafından taşınan ve düellolarda kullanılan silahlar olarak hizmet görüyordu.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

İspanyol rapieri de oldukça zarif çizilmiş ve Corsairs Legacy oyununda gayet şık duruyor. Ancak dikkat çekici bir nokta var: yay şeklindeki koruma ile kabza arasında bir boşluk bulunuyor; yay, kabzaya doğrudan bağlı değil. Gerçekte böyle bir teknik gerçekten kullanılmış, ama neden yapıldığı tartışmalıdır. Erken dönem süngü prototipi sayılan bazı bagnet türlerinde bu çözüm mantıklıdır: bagnet’in sapı tüfeğin namlusuna sokulur ve yayla sap arasında bir boşluğa ihtiyaç vardır. Ancak rapier için böyle bir boşluk niye gerekliydi, pek açık değil; belki de yalnızca estetik bir tercihti.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

İtalyan rapieri de çok güzel ve gayet başarılı bir model.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Daha sonra smallsword görülüyor. Bu örnek, İngiliz silah terminolojisinin görece “yoksulluğunu” iyi gösteriyor; çünkü “sword” kelimesi İngilizcede Roma döneminin kılıcından 17–18. yüzyıl epee’lerine kadar pek çok şeye denebiliyor.

Oyun içindeki smallsword, aslında son derece hafif, eli fazla sarmayan korumaya sahip bir kılıç ve 17. yüzyılın sonlarında soyluların gün içinde taşıdığı silah tipine oldukça benziyor. Taşınması rahattı; çünkü çok gelişmiş bir el koruması giysilere takılıyor, kalçaya kadar iniyordu; küçük bir kabza ve küçük bir yay ise pek engel oluşturmuyordu. 18. yüzyılda, katlanabilir kabzalı epee’ler yapıldığı da biliniyor; böylece kılıç yana asıldığında gövde boyunca düzgünce sarkabiliyordu.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Bir sonraki silah Pappenheimer. Otuz Yıl Savaşları döneminin ünlü Alman generallerinden birinin adını taşıyan bu terimi kullandıkları için Corsairs Legacy yazarlarına ayrıca teşekkür etmek gerekir. Bu da son derece güzel görünümlü bir rapier türüdür.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonra İspanyol cazoleta (İspanyolca “kâse”) geliyor; yine farklı bir el koruması tipine sahip. Bazı araştırmacılar, uzun ve düz olan çapraz korumanın aynı zamanda bir tür küçük hançer görevi gördüğünü, yani yalnızca kılıcın ucu ile değil, çok yakın dövüşte bu çapraz korumayla da göze darbe vurulabileceğini öne sürüyor. Ancak bunun tamamen bir varsayım olduğunun altını çizmek gerekir: 18. yüzyıl eskrim el kitaplarında bu tür tekniklere rastlanmaz.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonraki sınıflandırma, orta ağırlıktaki silahlar – yani pratikte palalar.

Palalar, genel olarak düz kılıçlardan çok daha çeşitlidir. Bir palada namlunun eğrilik derecesi, ucun şekli, kabzanın yapısı, namludaki yiv ve kanalların (fuller) sayısı ve biçimi değişebilir. Halk arasında bu kanallarla ilgili yaygın bir efsane vardır: bunların “düşman kanını akıtmak için açıldığı” ve bu yüzden “kan olukları” olarak adlandırıldığı söylenir. Bunların hepsi tamamen yanlıştır. Gerçekte fuller’lar, namluyu hafifletmek ve rijitliğini artırmak için açılır; çünkü bu kanalların kenarları, tıpkı bir iskelet kirişinin kenarları gibi taşıyıcı eleman görevi görür.

Uzunluk açısından palalar genelde iki gruba ayrılır: normal uzunlukta namluya sahip palalar (yaklaşık 80–90 cm) ve kısaltılmış palalar. Geliştiricilerin bize sunduğu Corsairs Legacy’deki malchus buna örnektir. 63 cm’lik namlu kısa sayılır, fakat kısa namlular içinde “en uzun” olanıdır. 18. yüzyılda bu tür kısaltılmış palalara “hanger” deniyordu.

17–18. yüzyıl amirallerinin portrelerine baktığımızda, çoğunlukla iki ögeyle resmedildiklerini görürüz: ya bir dürbün (teleskop) ya da bir hanger ile. Hanger, muhtemelen kısaltılmış pala ile güverte üzerinde kesme hareketi yapmanın görece rahat olması nedeniyle, belirgin bir borda (gemiye yanaşıp çıkan) silahı olarak görülürdü. Ayrıca, güvertede direkler, serenler, halatlar ve birçok engel olduğundan, daha kısa bir namlu pratik bir çözümdü. Kesici bir silahın etkili olması için ağırlık namlunun ucunda toplanmış olmalıdır.

Söz konusu olan bir saplama silahıysa, namlunun ucunun ağır olması gerekmez; hatta aksine, havada hızla yön değiştirmek ve gereken yere doğrultmak için hafif olması daha iyidir. Buna karşın, palanın namlusu – özellikle de ucu – fazla hafifse, kesici darbe etkisiz hâle gelir. Namlunun ucu ne kadar ağırsa, darbe o kadar yıkıcı olur. Dezavantajı ise, böyle ağır bir silahla darbenin yönünü değiştirmeyi çok daha zor hâle getirmesidir. Elbette, ağır silahı kullanmak için de düz kılıca kıyasla daha fazla fiziksel güç gerekir.

Genel olarak söylemek gerekirse, kesici darbe uygulamak, saplamaya göre çok daha zordur. Darbe sırasında kılıcı, namlunun vuruş düzleminde tam doğru konumda tutmak son derece önemlidir. Ayrıca en etkili darbe, yalnızca yukarıdan aşağıya indirilen bir kesme darbesi değil, aynı zamanda “çekerek kesme” tekniğiyle uygulanan darbedir; yani darbeyle eşzamanlı olarak bıçağı kendinize doğru çekersiniz. Böylece namlunun eğriliği bir bıçak gibi, hem yukarıdan vurup hem de hedefin üzerinde kayarak kesme etkisi yaratır. Öyle ki, kimi tarihsel anlatımlarda, özellikle mahir savaşçıların böyle bir darbeyle düşmanı omzundan eyerine kadar bir vuruşta biçtikleri yazılır.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Malchus, bu tür kısa pala / hançer benzeri silahlar için gayet güzel bir örnektir ve oyunda oldukça başarılı çizilmiştir. Kabzanın biçimi ve çapraz korumanın eğimi gerçek hayatta da oldukça çeşitlilik gösterebilirdi.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Daha sonra grosses Messer (Almanca “büyük bıçak”) adlı bir silah geliyor. Bu, düz namlulu ve “konuşan” (belirgin) bir çapraz korumaya sahip bir silahtır. Tarihte böyle bir silahın kullanılmış olması mümkündür; ama dürüst olmak gerekirse, ben bu modelde namlunun biraz daha eğri olmasını tercih ederdim.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Cutlass (kısa kesme palası) modeline baktığımızda ise, pek bir itiraz noktası yok. Geniş bir çapraz korumanın yay şeklinde ele doğru uzanması, namlunun şekli, hafifçe Japon palalarını andıran silüeti – hepsi oldukça karakteristik. Görece kısa namlulu bu tür silahlar gemi güvertesinde yapılan yakın dövüşler için son derece uygundur. 

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonraki silah yatağan. Ancak burada konu hayli karmaşık; çünkü eğrilik yönü bileğe, yani kesici tarafa doğru olan, ya da namlunun içbükey tarafı bilenmiş olan silah türleri tarih boyunca oldukça az sayıdadır. Bu tür silahlar, düz kılıçlar ve palalarla birlikte adeta üçüncü bir kategori oluşturur.

Son zamanlarda, yatağanın aslında gerçek bir askerî silah olmadığı yönünde bir görüş ortaya çıktı. Ben de şu hipotezi öne sürmek istiyorum: Yatağanlar, bir zamanlar Türk yeniçerileri tarafından icat edilmiş olabilir; çünkü 16. yüzyılda Osmanlı sultanları, yeniçerilerin barış zamanında şehir sokaklarında pala (kılıç) taşımasını yasaklamıştı. Nedeni malumdu: Yeniçeri kılıcı kuşanır kuşanmaz onu kullanmak istiyordu. Sultan, yeniçerilere pala taşımayı yasakladı ama bıçak taşıma hakkını bıraktı; zira savaşçıların tamamen silahsız dolaşması hoş karşılanmazdı. Zamanla bu bıçaklar büyüdü, büyüdü ve ortaya yatağan çıktı.

Bu hipotezin kilit noktası şu: Osmanlı savaşçılarının seferdeyken tasvir edildiği resimlerde hemen hemen hiç yatağanla silahlanmış birlik görülmez. Yatağanlar çoğunlukla barış zamanındaki tasvirlerde karşımıza çıkar. Ayrıca, elimizde “Türklerin şu muharebede yatağanla savaştığına” dair ciddiye alınabilir nitelikte gözlemci anlatımları da yok.

Elbette, çok eski dönemlerde bu tip namluya sahip silahlar kullanılmıştır, ama bunlar da nadirdir. Yatağanın bu özel bileme şekli, özellikle çeşitli zanaat ve ev işleri için kesme işlerinde çok kullanışlıdır. Karelya bölgesine ait, çalı budamak için kullanılan ve Vesuri adı verilen geleneksel bir araç vardır; tam bir yatagan silüetine sahiptir ve çalı-budurma işinde son derece pratiktir. Buna karşın yatağanın saf savaş silahı olarak değerinden ciddi şekilde şüphe duyduğumu söylemeliyim.

19. yüzyılda, Doğu egzotizmi modasının etkisiyle, bazı Avrupa orduları yatağan şekline benzeyen pala modellerini envantere dahil etti. Ancak tekrar etmek isterim ki, ben yatağanı tam anlamıyla bir “birincil savaş silahı” saymazdım. Buna karşın, Corsairs Legacy gibi bir oyunda egzotik bir seçenek olarak yer alması neden olmasın?

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonra karabela geliyor; orta derecede eğriliğe sahip, çapraz koruması ve kabzası çok karakteristik olan klasik bir Leh palası. 16–18. yüzyıllar boyunca Lehistan-Litvanya Birliği ve Macaristan askerleri bu tür palalarla donatılmıştı. Daha “klasik” bir pala silüeti düşünmek zor. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, karabela eskrim için pek uygun olmayan, oldukça ağır ve esasen öldürmeye odaklı bir silahtır.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Bir sonraki silah pahalı bir cutlass. Açık konuşmak gerekirse, ben bunu orta ağırlıkta bir kesici silah olarak sınıflandırırdım; özellikle de kabzasının klasik bir borda palasına göre biraz fazla süslü ve gösterişli olduğu düşünülürse.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Sonra bir başka hanger türü geliyor – Scallop (“Deniztarağı”). Bu, çok güzel bir el korumasına sahip, zarif bir cutlass.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Ve nihayet, ağır namlulu silahlar bölümüne geliyoruz.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Bu çizgi, bastard sword (iki elli / “bir buçuk elli” kılıç) ile başlıyor; ancak 17. yüzyıl için bu tür bir silah çoktan eskimiş sayılmalıdır. Bastard sword’un asıl anlamı, düşmanın baştan ayağa zırhla kaplı olduğu, basit bir darbe ile kolayca etkisiz hâle getirilemediği dönemlerde vardı.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Ayrıca Katzbalger (Almanca “kedi parçalayıcı”) da var; bu, geniş kılıç (broadsword) türlerinden biridir. Oyunda yer alması gayet yerindedir ve Corsairs Legacy içindeki yerini hak eden bir silah gibi duruyor.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Hospitaller Sword (Hospitalier Kılıcı) için de şunu söyleyebilirim: 17. yüzyıl bağlamında bu da son derece arkaik bir silah türüdür.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Reitschwert (Almanca: “Reiter’in, süvarinin kılıcı”) ise klasik bir ağır geniş kılıçtır.

Burada önemli bir nokta da şudur: süvari birlikleri her zaman daha uzun ve daha ağır silahlarla donatılmıştır. Piyade askeri, kılıcı bizzat vücudu üzerinde taşıdığından, hem çok ağır hem de çok uzun bir silah onun için sorun olur; çok uzun bir kılıç, yürürken yere sürtülür ve bacaklara dolanır. Buna karşın süvari için uzun bir silah problem değildir; hatta hem yerdeki hem de at üzerindeki düşmanı daha uzak mesafeden vurma imkânı sağlar.

Örneğin ünlü Polonya kanatlı hücum süvarileri (winged hussars), genelde iki kesici silaha sahipti: eyere bağlanmış uzun bir rapier ve muharebenin farklı safhaları için kullanılan bir pala. Dolayısıyla Reitschwert, tarihi bağlamda gayet yerinde bir silah sayılabilir; ancak böylesine uzun bir kılıcın gemi güvertesinde çok konforlu olduğu söylenemez.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Vallon kılıcı (Walloon sword) ise kaba ama sağlam bir asker broadsword’u görünümünde. Oyunda da son derece “gerçekçi, savaşçı” duran bir model.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

İskoç Claymore’u (“büyük kılıç”) da iyi bir silahtır; ancak 17. yüzyıla gelindiğinde bu tür büyük kılıçlar giderek asil kişilerin idamında kullanılan birer cellat aleti hâline gelmiş ya da iktidar ve asalet sembolü olarak taşınmıştır; gerçek savaş alanında kullanılan bir silah olmaktan uzaklaşmıştır.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Son olarak, Flamberge (Almanca “alev”) var – dalgalı namlulu, görsel olarak çok etkileyici bir kılıç; özellikle de Corsairs Legacy oyununda harika görünüyor. Yine de korkarım ki bu da, gerçek bir savaş silahından çok ritüel ve gösteri amaçlı bir kılıçtır.

Tabancalar

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Tabancalar söz konusu olduğunda, oyunda bunlar İspanyol tabancası, Hollanda tabancası gibi farklı tiplere ayrılıyor. Ancak ben burada küçük bir yorum eklemek isterim. 17. yüzyılda çeşitli hafif ateşli silah türleri arasında en temel fark, mekanizmanın (kilit / lock) yapısında idi; özellikle de ana yay ve yardımcı yayların konumu ve çalışma biçiminde.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Geliştiricilerin Corsairs Legacy için çizdiği İspanyol tabancasına bakalım. Tetiği ileri doğru iten ana yay görünür değil; yani mekanizmanın bağlı olduğu metal plakanın (lock plate) altına, kundak içine gizlenmiş durumda. Buna karşın, pana (barut haznesi kapağı) geriye doğru açılmasın diye onu tutan yay aşağıdan, panın hemen altından görülebiliyor. Bu sistem, 18. yüzyılda en yaygın hâle gelip klasikleşen Fransız veya “batarya” kilit sistemidir.

Bu nedenle, oyunda tabancalar arasında çeşitliliği artırmak için yalnızca süsleme tarzlarını değil, kilit türlerini de farklılaştırmak iyi olurdu. Örneğin bu tabancada, çakmak taşını çeneler arasında sıkan vida başı büyük bir halka şeklinde gösterilmiş. Bu, tüfek veya uzun namlulu bir silah için bir dereceye kadar kabul edilebilir, fakat tabancada çok doğal durmuyor. Tarihte tabancalarda genellikle vida başı yalnızca tornavida için bir yarığa sahip olurdu – bu, hem daha basit hem de daha kullanışlıydı.

Ayrıca namlunun altında, tabancayı doldurmak için kullanılan ahşap bir doldurma çubuğu (ramrod) görüyoruz; tetiği örten metal halkada, orta parmak için yapılmış bir kavis (çentik) var. Bunlar, bir tabancada pekâlâ bulunabilecek detaylar.

Burada akla şu soru geliyor: Tabancanın kabza sonu neden bu kadar iri? Bunun temel sebebi, namlunun ağırlığını dengelemektir. O dönemde tabancaların namluları oldukça uzundu ve bu tür bir dengeleme ağırlığı olmadan tabancayı kaldırmak ve nişan almak oldukça zor olurdu.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

İspanyol tabancasından sonra, karşımıza Hollanda deniz tabancası çıkıyor. Kilidin yapısı İspanyol tabancasındakiyle aynı; yine de burada örneğin tek yaylı bir sistem kullanılabilirdi.

17. yüzyılda kullanılan Hollanda kilidi diye anılan bir sistem vardı; burada tek bir yay bulunuyor, bu yayın bir kolu panı (barut haznesi kapağı) tutuyor, diğer kolu ise tetiği destekliyordu; bu yay sistemin dış kısmında, kilit plakasının üzerinde yer alabiliyordu. Ayrıca tamamen kundak içine, plaka altına gizlenmiş tek yaylı sistemler de mevcuttu.

Bu tabancada, çakmak taşını çeneler arasında sıkan vida başında artık o abartılı halka yok; bu daha doğal görünüyor. Kabza ucundaki halka ise, tabancanın bir deri kayışla bileğe ya da kemere bağlanabilmesi için kullanılıyordu; böylece silah düşüp kaybolmuyordu. Silahın bir yanında ayrıca alışılmadık bir metal klips var; bunun da kemerdeki bir deri halkaya geçirilmek için tasarlandığını hayal edebiliriz. Bu da kabul edilebilir, ancak tarihte çok yaygın bir çözüm olduğu söylenemez – çoğu zaman tabancayı olduğu gibi kemere sıkıştırmak yeterli görülüyordu.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

İtalyan uzun namlulu tabanca görsel açıdan hayli süslü; fakat işlevsel açıdan bir öncekilerden çok da farklı değil.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Daha sonra süvari tabancası geliyor. Bence bu modelin namlusu oyunda daha da uzun çizilebilirdi.

Burada ilginç bir özellik var – emniyet kilitli bir tetik mekanizması. Tetiğe dikkatlice bakarsak, arkasında, tetiğin üzerindeki küçük bir çıkıntıya takılan kancalı bir parça görürüz. Bu parça, emniyet mandalıdır; nişan alıp ateş etmek için önce bu mandalı açmanız gerekir.

Yalnız, bu mekanizmayı gövdeden geçen vidalarla sabitleyen sistem için, tabancanın diğer tarafına, vida başlarının oturduğu yere küçük metal pullar veya plaka yerleştirirdim. Aksi hâlde zamanla ahşap bölge ezilir, vidalar gevşer ve mekanizma sağlamlığını kaybeder.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Oymalı tabanca özel bir duygu uyandırmasa da, az önce sözünü ettiğimiz karşı taraftaki metal plakanın bu modelde bulunduğunu görüyoruz; böylece vidalar ahşabı ezmeden plakanın üzerine oturuyor.

Korsanların silahı: kılıç mı yoksa pala mı? Kirill Nazarenko, Corsairs Legacy’deki silahları anlatıyor

Lombard tabancaya ise ben “tambur” tabanca derdim; çünkü namluda bir genişleme (çan biçimi) mevcut. Tarihte bunun, saçma (saçma taneleri) atarken saçmanın daha fazla yayılmasına yardım ettiği düşünülüyordu; ancak deneyler, bu şeklin saçmanın saçılma desenini pek değiştirmediğini, aslında daha çok doldurmayı kolaylaştırdığını gösterdi: titreyen ellerle, dar bir namlu ağzına nişan almaktansa, çan biçiminde genişlemiş bir ağza barutu ve saçmayı dökmek elbette daha kolaydı. Bununla birlikte, bu tabancanın tüfek dipçiğini andıran kabzası da biraz yapay görünüyor. Genel olarak söylemem gerekirse, sunulan tabancalar arasında en az sevdiğim model Lombard tabancası oldu.

Corsairs Legacy’deki tabancalar söz konusu olduğunda, birkaç yenilik önerisinde bulunabilirim. Birincisi, oyunda düşmeyen / kaybolmayan bir doldurma çubuğu (ramrod) sistemi kullanılabilir. İkincisi, tabancanın üzerine hiç ramrod yerleştirilmeden, ramrod’un tamamen ayrı taşındığı bir sistem tasarlanabilir; böylece modelde yer de kaplamaz. Ayrıca, oyunda farklı çakmaklı kilit türlerini de kullanarak çeşitlilik artırılabilir.

Bunun yanında, dönemin tabancalarının nişan isabetinin oldukça düşük olduğunu da unutmamak gerekir. Oynanışı daha ilginç kılmak için oyun, oyuncuya tabancayı tek kurşunla doldurma (bu durumda ya isabet eder ya etmez) ya da saçma ile doldurma imkânı sunabilir: saçma kullanıldığında vurulan alan genişler, fakat hedef başına hasar azalır. Ayrıca oyuna yivli namlulu tabancalar da eklenebilir. Bunlar çok daha pahalı olmalı, belki normal tabancaya göre dört kat daha yavaş doldurulmalı, ama buna karşılık çok daha uzun menzil ve yüksek isabet oranı sunmalıdır. İdeal olarak, yivli tabancayla nereye nişan alıyorsanız merminin de oraya gitmesi gerekir.

Geliştiriciler oyuna misket tüfekleri ya da borda mızrakları (boarding lances) eklediğinde, bunlar hakkında da yorum yapmaktan memnuniyet duyarım.

Umarız bu yazı sizin için faydalı olmuştur!

«Corsairs Legacy - Historical Pirate RPG Simulator» projesi hakkında daha fazla bilgi edinmek ve oyunu istek listenize eklemek için oyunun Steam sayfasını ziyaret edin.

Yeni bir korsan oyunu artık Steam'de

Satın al
Benzer makaleler